Evet ,vazgeçmediniz benden, kızınızdan. Ve sizin yarattığınız geleceğinizden. Ayna tutmak ne mümkün. Karşınızdayım işte. Birebir kopyanız. Mümkünatı olmayacağını düşündüğünüz her şeyim ben. İşte tam burada. Yanıbaşınızda. Yanınızda ve en yakınınızda. Şahdamarınızda… Yıllarca budandım tarafından, tarafınızdan. Kök salmayacağımı sandığınız anlarda nadasa bırakıldım kimi zaman. En çok da kurak iklimlerde yaşadık bunları çoğu zaman. İşte, hasat zamanı. Artık ne nadasa gerek var ne de kuraklığa ihtiyaç. Kökler bir orman oldu tüm vücudunuzda. Birer birer meyveler çıktı aslında dallarımdan. Türlü türlü kelebekler geziyor benim dallarımda sizinde karınlarınızda. En mutlu olduğum anlarda okyanustaki kum taneleri gibi dağıldınız tüm ruhuma. Destek verdiniz , arkamda durdunuz ne olursa olsun minicik bir sandalla fırtınalı koca okyanusta ve de tam ortasında. Güneşi beklediniz durmadan, seyredeceğiniz gökkuşağı birazdan belki yağmurun ardından. Fırtına sonrası güzellik bunlar işte gökkuşağı karşınızda. Bunca yılların acısı çıkmaz tabiî ki bir yılda ne de on yılda. Sığar mı sizlerin özlemi koca bir asıra. Yanımda olduğunuz her an deli gibi özlerken ben, size sarılmamak ne mümkün ne bu dünyada ne de öteki hayatta. Bir dakika olmasanız dallarım kurur rüzgar oynatamaz yerinden. Ama içimi bilseniz dağlar oynar dünyanın bir köşesinden öbür köşesine. Yanardağlar lavlarını atar özleminden dünyayı yakar kavurur en deli ateşi ile birlikte. Yanarım içten içe. Anlamaz ama kimse.. Lakin bir siz bilirsiniz, çünkü o ateş sizsiniz tüm hücrelerinizle. Geldiğinizde ise tüm dünya güler güneş ile birlikte. Kurtlardan korkan kuzular çıkar korkusuzca çimenlere. Kelebekler kozalarından çıkar bir yavru annesini kaybetmişken içi ümit dolar. Ve tüm hüzünler gider benim dünyam gülücüklerle dolar. Göz bebeklerim sevinçten yerinden çıkar. Abartılı tüm cümleler eğilir de secde eder hislerime. Tüm gerçekliği ile yazılan tüm sözler tapınır bu kadar gerçek olamadık diye. Anne- baba demek şevkat demek. Anne – baba demek huzur demek. Anne- baba demek cesaret demek. Anne baba demek dizelere sığmayacak, kağıtlara ihanet eden alfabenin anasını ağlatan yine de anne-baba kelimesine gerçekleri sığdıramayan bir çok harfin toplamı demek. Biliyorum , her şeyi. Gün gibi. Gerçekleri. İyilikleri ve kötülükleri. Unutmak , unutturmak tüm maziye inat gibi. İnadına inadına yaşatıp, yaşattırıp; unutacağım, unutturacağım der gibi. Alev çıkan gözlerim, öfkem hırslarım kinim ve nefretim en çok da kendime. Kendimi bile bilmediğim bir ben’e. Benliğini bile hazmedemediğim bir ikileme. Unutturacağım demek tüm kutsal kitaplardaki yeminlere bedel. Tüm ibreti aleme göstereceğim demek tüm göstermelik göstergelere helal olsun dedirmek demek. Bunca zaman mutsuz olurken siz, farkında bile olamamak öldüğünü anlayıp da yürümeye çalışmak kadar net. Oysaki ne sabır ama sizdeki peygamber sabrının en canlı 2 numuneliği. Fırtınalı denizlerde rotam şaşmasın diye dümeni hep tutmak istediniz. Halbuki bir dümen bile vermedim size. Bu yüzden işi büyüttünüz dümeni almak isterken yapamayacağınızı anladığınızda rüzgarı engellediniz , fırtınayı kestiniz.Sakin sularda yüzmeme neden oldunuz. İyi ki de oldunuz. Bunca gücümün bunca kuvvetimin sırrı sizde saklı. Size olan güvenim ; peygamberim deseniz oturur secde ederim. Tanrım ve Tanrıçamsınız benim. Kimsenin bilmediği ve kimsenin görmediği. Ve bilmesini , görmesini dahi istemediğim, sadece benim bildiğim ve bilmeye devam edeceğim tanrım ve Tanrıçamsınız. Bana ait. Ve benim Dünyadaki en özelim. Bilinmeyenin ardındaki bir yardım eli gibi, 40 yaşımda da o ellere muhtacım. Beni büyüten o eller, tapılası, tapınılası eller. Öpüp başa koymak bir kenara dursun , çerçeveletip kalbime asım var aslında. Bunca güçlükte yılmayan o cesaretimi de sizin sayenizde taşıyorum aslında. Fakat sanmayın ki ufak bir kalbim var. Dağları taşları yerinden oynatacak bir yürek var ki bende. Bunların hepsi sadece size. Tüm dünya gelse bile üzerime , en deli aşk hallerini de serseler önüme, bitmek bilmeyen zenginlikle dolsa da ceplerim. Yine de siz derim. Ötesine de eyvallah çeker giderim. Gelir yine size kahve ikram ederim, dünyanın en güzel iki ses tonu ile rüyalar ülkesindeki gezintime mutlulukla devam ederim.Kimsede görmediğim şeyler var, sadece size ait olan. Her insan sizden kopya çekmiş gibi. Tutku, aşk, sevgi, güven, cesaret, marifet, özgüven, azim, hırs, kültür.. Tüm güzel diye nitelendirilen her şeyin altına imzanız atılır. Kaldırılıp baş ucuna konulan bir kitap haline gelir tüm dünyaya okutulur, okutturulur. Sanmayın ki bırakıp gidecek bir gün. Bunca emek, tek evin tek kızı bir gün gidecek. Ne el oğlu ne de babamın oğlu. Kimseye gidesim yok, böyle bir huzurdan çıkıp. Kimseyi sevesim yok sıcacık kalbinizin üzerine başka bir eli sevmek bunca yaşananlara, bunca emeğe ihanet sayılmaz mı? Bence sayılır.Evet evi olabilir, arabası işi mesleği olabilir. Hemen evlenecek olabilir hiçbir engeli olmayabilir. Seversin , aşık olursun demeyin. İstesem olurum, istesem deli gibi de severim. Ama ne sevgimi bölmek, ne de başka şeylere zaman ayırmak istemiyorum. Tüm zamanım sizin, zamansızlık içerisinde zamanla yarışmıyorum. Kimseye gitmeyi düşünmek şöyle bir kenara dursun. Bana gelecek olanları bile kovalıyorum. Ne şimdi ne sonra. Değişmeyecek kararlarım. 40 yaşında da bu mektubu sizlere kahve yaparken okuyacağım. Böyle mutluyum ve böyle kalayım. Başka bir isteğim yok hayattan ve olmayacakta. Sizler benim en kıymetlimsiniz. Ne olursa olsun değişmez tek kural. Kim olursa olsun değiştiremeyecek tek gerçek. Asla utanılacak biri olmadınız benim için. Çöpçü de olsaydınız temizlikçi de sizler yine Tanrım Kazım, Tanrıçam Güler olacaktınız ve ben bunu yine tüm Dünyaya haykıracaktım tek nefeste. Anne ve babanın adını hakkıyla veren, tüm dünyadaki cennet kapıları isimlerinizi en başa kazıyacak eminim.Kanatlarınız yok belki ama önceki hayatınız da olmadığına emin değilim. Kesinlikle var. Ve daima olacak . Tüm güzellikler size yazılmış tüm şarkılar size adanmış. Kendinizin farkında olmadığınız bir saniye geçmesin. Her an farkınızın farkındayım. Beni yolumdan alıkoyup düzeltmeye çalışıp sabırlı olmasaydınız böyle olur muydum bilmiyorum. Neticesinde ergenlik hali ben bile kendime inanamıyorum. Bunları telafi etmeye seneler yetmezse koca bir ömrüm var sizlere adanmış. Kimseye değil sadece size. Sizin tek bir gülümsemenize engel olacak insanları o yoldan mahrum bırakmaya topla tüfekle değil, sizlere olan sevgimle, bu deli cesaretimle tutkumla bağlılığımla ve özlemle karşı koyabilirim. İşte o zaman yüzünüzde oluşacak tek bir gülümseme için kalan tüm Dünyaları da yolunuza adarım. Her şeyi öğrendim sizden. Kim öğrenmiş tamiri, arabayı, toprağı, balığı babasından. Kim öğrenmiş yemeği ,temizliği, ilginç fikirleri, yüzükleri aynı renkte boyamayı annesinden. Kim görmüş böyle sevgiyi tutkuyu güveni cesareti korkusuzluğu saygıyı efendiliği bilgeliği babasından. Kim görmüş efendiliği, hanım efenidiliği, edebi, düzeni ve tertibi annesinden. Kim anlar lahmacundan pideden. Kim yapar birlikte kızıyla dambıllarla çalışmalar. Kim bu kadar sever ailesini sizlerden başka. İşte ben, her şeyin farkındayım. Bu yüzden geç olmadan her şeyin başındayım. Sizlere yemek yapmak, temizlik yapmak, çeki düzen vermek kahvenizi çayınızı ikram etmek bir hizmet değil benim için ve olmadı da ve olmayacak ta hiçbir zaman . Ergenlikte anlatamadığım benliğim kendini anlatmaya başladı bunca zaman. Sizlerin yorulması asla tercihim olmadı. Bu yüzdendir hiçbir iş yaptırmamam. Keyfinize bakmanızı istemem. Oturup çayınızı yudumlayıp televizyonunuzu seyretmeniz benim için mutluluktan öte bir şey olamazdı başka. Yanı başımdasınız ya kim daha ne istesin ki bu hayattan. Tanrı nasip ederse ölene kadar yanınızdayım. Her insan evlenecek diye bir kural yok. Ben kural tanımamayı, hayallerimi bırakmamayı sizlerden öğrendim. İnsan mutlu olduğunu yapmalı. Sırf doğanın kanunu diye aşık olup evlenmeli diye bir şey yok benim için. Ben sizin yanınızda ölmek istiyorum. Sizlerle yaşlanmak, birlikte ellerimizin titremesini izleyip kahveleri yerlere dökmeyi istiyorum. Daha mutlu olamam . Böyle mutluyum ve böyle kalacağım hiç keyfimi bozmadan, bozdurmadan. Elleri öpülesi gerekirse ayakları yıkanılası insanlarsınız . Sizleri çok seviyorum ve de hep seveceğim. Her gün her dakika daha da katlanarak ve göklere sığmayacak kalbinizden dolup taşacak bir sevgi besliyorum. Hayatımın 2 anlamı. Güler ve Kazım.
22 Nisan 2014
Yazan :Evşin Kaya