2 Eyl 2016

26 Sene

26 Sene 

Kimse ailesini seçerek gelmedi bu Dünya'ya.
Her zaman kaderimizde ne varsa onu yaşayıp durduk, hiç durmadan.
Halbuki seçilebilseydi belki bu kadar güzel yazamazdık kendi kaderimizi.
Çünkü hayattaki tüm seçimlerimizin doğru olmadığı gibi, yanlışlarla da yaşıyoruz aslında.
Ama bana öyle güzel bir şey verilmiş ki, öylesine kutsal ki. Hangi kelimeyi yazsam, hangi cümlenin öznesi yapsam; yine de yetersiz kalır. Yine de yetmez hiç bir zaman.

 Bir hikaye...
Bir kadın - bir erkek. Evleniyorlar. Üstelik 26 sene önce, tam tamına bugün. 2 Eylül'de. Aslında bu aşk 26 seneden de daha uzun bir süre önce başladı. Lise'de bu kıza aşık olan adam, lise bitince elinden kaçırmak istemedi. Ve hemen mesleğini eline alıp, kıza aşkını ilan etti. Daha sonra birbirlerine aşık bu çift , birbirlerinin ellerini hayatları boyunca bırakmayan iki deli aşık oldu.

Kadın öylesine güzel, öylesine akıllıydı ki...Erkek ise öyle bir ''adam''ki. Ee bir de aşk olmazsa olmazdı tabi. Şimdi ki seni seviyorumlar en küflü dudaklarda yerlerini almış bekliyorken bu aşıklar 26 sene boyunca bir kere bile ''seni seviyorum'' kelimesini harcamayan , aşkına her zaman sahip çıkan iki kişi oldular. Mutlular, hemde çok. Halbuki onlar bile bilmiyordu böylesine birbirlerini seveceklerini...
Zaman geçti çocukları oldu. Mini mini bir kızları... Bir görseniz pek de çirkindi, haliyle herkes şaşkın böylesine güzel bir kadından böyle bir çocuk çıkması imkansızdı. Kadın üzülmüştü lakin, eskilerin söylediği bir sözü işitti ; ''beşik çirkini olanlar, büyüyünce güzel olur kızım''. Tabi ki günün şartlarında o söze inanmak pek de akıl işi değildi. Biraz zamana bırakılmalıydı. Gel zaman git zaman...

Çocuk büyüdü, kadın öğretmenlik yapmaya başladı. Öğrencileri onu çok seviyordu. Kadın öğretmeyi ve kendi de öğrenmeyi çok seviyordu. Kadın her zaman okudu , her şeyi okudu. Bu kitap okuma denilen şeyi başkalarına da sevdirmeye çalıştı. O bile aslında bilmiyordu faydasını. Yıllar sonra öğrendi. Erkek ise askerdi. Askerleri de onu hep çok sevdi. Bugün bile hala arayan askerleri olmasından da belliydi. Adam da işini aşk ile yapan bir adam oldu. İşini yaparken büyük keyif aldı her zaman.

Sonra gel zaman git zaman çocukları büyüdü. Ergenliğe girdi. Bu süre zarfında kadın her zaman kızı ile ilgilendi, her şeyi ile ilgilendi. Her anında yanında oldu. Onlardan hiç bir şeyi saklamadı. Her zaman her konuda destek oldu. Bir şeye yeteneği mi var? Bir şeyi çok mu iyi yapıyor ? Hiç kaçırmadı , hemen üzerine gitti. Eskiden kız rap şarkıları yazardı... Yazılanların güzel olduğunu fark etti ve üzerinde durup bunu edebiyat alanında yazılar, şiirler yazarak ilerlemesini sağladı. Kızın tüm arkadaşları aşk romanları okurken , kızın annesi Dünya Klasikleri'ni bitirmeden istediğin bir kitabı okuyamazsın diyerek kızına edebiyatta temelleri attı. Kelime dağarcığını geliştirdi. Ama tabi ki bunları yaparken kendisi de sürekli okudu , olayları takip etti. Kızı ile ilgili gelişmeleri gözlemledi. Bir sorunu mu var hep birlikte çözüme gidildi. Ya da bir dersini mi yapamıyor, kadın derslerinde bile yardım etti. Kız okuldan mı kaçtı, babası her zaman takipteydi. Her zaman peşlerindeydiler fakat hiç bir zaman söylemediler. Sanki kız okuldan kaçtığında şans eseri babası da oradaymış gibi davrandılar. Yine kızmadılar. Çünkü onlar da genç oldular. En sert ergenlik dönemlerin de bile baskı kurmadan en güzel şekilde ileşimi kurdular. O ergenlik dönemlerinde çocuklarıyla uğraşmayan anne babaları- şuan çocuklarından bir haber yaşıyorlar. Artık hiç iletişimleri yok. 

Sonra yine zaman geçti. Kadın kızın resime yeteneği olduğunu gördü. Halbuki kız cin ali bile çizemediğini düşünüyordu. Ona Picasso'nun eserlerini hiç zorlanmadan çizdirdi. Hep onunla zaman geçirdi her gün satranç turnuvası yapıyorlardı kızıyla, dans edip kurtlarını döküyorlardı. Birlikte yemek yapıyorlardı. .Oyunlar oynuyor, karaokeler söylüyorlardı. Ve çok daha da fazlası vardı aslında. Kadın ve adam hep ilgilendi kızıyla. Ve hep mutlu oldular.

Çünkü onlar mutluydu ki kızları da mutlu oldu. Bilirsiniz bir kadın veya erkek mutsuz ise bir ilişkide; bu negatif enerji tüm eve yansır. Evden taşar dışarılara bile yansır. Ama o kadar mutlu bir aileydi ki bu aile. Herkesin imrendiği bir aile oldu. Kadın , evine bağlı bir kadındı her zaman. Konu komşuya ara sıra giderdi. Ama onlara ayıracağı vakti kızına ayırmayı , eşine ayırmayı her zaman tercih etti. Ve sonra kızı büyüdü... Aynı annesinin kopyası oldu. Ailesinden ayrı takılmayı sevmeyen,  başkalarıyla boş muhabbet edip kafa yormak istemeyen bir insan haline geldi ve o da tıpkı annesi gibi her zaman okudu. Hep okudu.

Daha sonra kız kendi evine geçti. Küçücük kız aç kalacak, temizlik yapamayacak derlerken; unuttukları tek bir şey vardı. Ona annesi her şeyi öğretmişti. İçli köfte yapmaktan, sarma sarmaya kadar. Sadece yemekte değildi olay.  Bir kadın olarak öğrenmesi gereken her şeyi öğretmişti. Daha sonra kızın kendi ayakları üzerinde durduğunu görenler çok şaşırdı.  Ee onlara da hak vermek lazım. Kişi ailesinden ne görürse onu alır kendine. Neyse ki kız her şeyi ailesinden görmüştü. Babası da hiç bir zaman boş durmamıştı. . Onunla bir çok aktivite yaptı her zaman. Kızın ehliyet sınavı varken adam her gün işten geldiğinde arabasını veriyor ve birlikte araba kullanıyorlardı. Araba kullanmayı kendisi öğretmişti ona. Arabada bir arıza mı oldu?  Hemen kızına telefon açardı, - hadi gel birlikte yapalım derdi. Kız lastik değiştirmeyi, aküyü, yağ değiştirmeyi hepsini öğrenmişti zamanla. Balık tutmayı çok severdi adam, kızını alırdı giderlerdi balık tutmaya. Ona misinayı kancaya bağlamadan, yemleme işlerine kadar yine her şeyi öğretmişti. Priz değiştirmek olsun, tamir işleri olsun. Kızın babası da tıpkı annesi gibi bir erkeğin ihtiyaç duyacağı şeyleri kızına öğretti. Kimseye muhtaç olmasın diye...

Kısacası kadın ve adam birbirlerini bir ilişkide ne kadar çok severse bu eve, çocuğa , yaşantıya yansır. Eğer mutlu olmasalardı ya  kadın hep gergin olurdu. Ya da adam... Çocuk zaten eğitimsiz bir şey olup çıkardı. Ki muhtemelen o da asi bir çocuk olur kalırdı.  Her şeyin başı aşktır.

Bu yazımı 26. senesine girmiş ve hala balayında olan evli çifte itaafen yazdım. 
Onları çok seviyorum. 
Nice nice evlilik yıl dönümlerine. 
26.seneniz kutlu olsun... 
İyi ki benim annem ve babamsınız. 
İyi ki evlenmişsiniz.

Yazan : Evşin KAYA

Hiç yorum yok: