O gün, canı denize girmek istememişti hiç .Ya suyu soğuk
gelmişti yada dalgalar gözünü korkutuyordu. Kumsalda oturup, sıcak kumlara
ayağını sokmaktan daha büyük bir keyif almadığını söylüyordu hep. Halbuki içten
içe tam bir deniz tutkunuydu. Bir erkeğin maç sevdası kadar deniz sevdası vardı
onun yüreğinde. Ama hiçbir zaman da denizin dalgasında kendisini kaybetmek
istemiyordu. Biliyordu ,deniz yine oradaydı ve bir gün o dalgalar yerini dümdüz
masmavi bir hale bırakacaktı. O günü bekleyene kadar o mükemmel maviliğin
yanına yaklaşamadı. Ama bir gözünü de onun üzerinde tutmaktan hiç sakınmadı.
Gitmese de hep onu izliyor ve izledikçe hüzünleniyordu. Belki korkularını
yenebilirdi ama bunu yenmek için ne bir adım atıyordu ne de başka bir şey
yapıyordu. Uzaktan sevmek her zaman
cazip gelen bir durumdu zaten. Ne var ki bir gün deniz onu terk edecek, kendisini
ona aşık kaptanlara bırakacaktı. Deniz'in istediği , hırçınlığıyla dalgasıyla
bazen dümdüz mavilikleri yansıtarak güneşli bir günün en keyifli anlarını da
yaşatabilirdi. Kötüsüne katlanmadan güzelliğin zevkine varmasını istemiyordu.
Bunun için ona aşık insanlara kendisini bıraktı ve artık gerçek denizciler hem
dalgası ile hemde dümdüz parlak sularını el üstünde tutuyor denizi memnun
ediyordu. Diğeri ise artık sadece uzaktan izleyebildi , mecburiyettendi.
YAZAN : EVŞİN KAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder