31 Ağu 2012

Yalnız ölü , üzülmez.

Düşüncelerine değer vermediğini anladığı anda , kapatmıştı kalbine açılan tüm kapılarını. Bir kez olsun onun penceresinden bakmak veyahut düşüncelerini anlatmasına izin vermek ona ''pencereni kapat'' cümlesi kadar bir emir farz ediyordu. halbuki gereksiz bir cümleyi dikkate almak yerine asıl söylenenlere dikkat edilmeliydi. Hep düşünür , ama kendisini düşünmekten onu düşünmesine zaman bile kalmazdı. Düşünmediği tek zaman diliminın rüyaları olduğu anlardı. Rüyalarının tek zerresini bile hatırlayamaması ona hiç ama hiç tuhaf
gelmiyordu. Kendini düşünmek sadece bir mutlu ediş ve onu mutsuz ediş idi.

Bir romanı okuyor , klasik cümlelerden sıkılıp ana temaya ulaşmak için hemen hızla çeviriyordu sarı sayfalarını. Romanın sonunu okuduğunda sadece sonunu biliyordu. Aralarda yaşanan olaylar, söylenen cümleler, hissettiren duygular umrunda da değildi. Her zaman böyle bir insan olmayı istiyordu da zaten. Kendini düşünmek bir gıda takviyesi haline gelmişti artık. Ve  insanlar etrafından yavaşça yok oluyor , kimse onun düşündüklerini , söylediklerini umursamıyordu. Böyle bir hale getirmişti kendisini farkında bile değildi , belki yalnız ölecek , insanlar arkadasından '' zaten bencilin tekiydi'' diyeceklerdi. Bir gün birisine bir şey anlatmak , herhangi bir olaydan bahsetmek istediğini farketti. Farkettiğinde ise artık çok geçti, insanlar onu bencil ruhu ile başbaşa bırakıp herkes kendi köşesine çekilmişti. Ne arıyorlar ne soruyorlardı. En sonunda gerçeği farketti. Ve en kötüsü ise; insanların onu terkeetiğini farketmesine rağmen hala umursamıyor , koskoca dünyada yalnız başına yaşayıp , yalnız başına ölmeyi istiyordu.
 
YAZAN :EVŞİN KAYA

Hiç yorum yok: